Paul Auster,paul,auster

Paul Auster

 

Şeytan ayrıntıda, yazarın sırrı

labirentlerde gizli

 

“Okumak benim için bir kaçış, huzur ve teselliydi, kendi seçtiğim uyarıcıydı; okumak sırf o katışıksız hazzı içindi, bir yazarın sözcükleri zihninizde yankılanırken çevrenizi saran o güzelim dinginlik içindi.“

 

Paul, okul hayatıyla birlikte okumaya merak sardırır. Şiir de yazmaktadır. O sıralarda amcası Amerika’dan ayrılmaya karar verir ve giderken tüm kütüphanesini Paul’a bırakır. Önce Salinger’den Çavdar Tarlasında Çocuklar’ı ardından da Dostoyevski’den Suç ve Ceza’yı okuyan Paul artık yazar olmak istemektedir.

Paul Auster kitaplarının en göze çarpan özelliklerinden biri de tesadüflere ayrıcalıklı bir rol verilmesidir.  Kader… Alın yazısı… İrade… Mücadele… İnanç… Hiçlik… Yoksa hepsi mi?

New York kentinde tam on yedi ayrı yayınevi tarafından reddedildikten sonra o kilitli kapıyı ayrıksı yapıtlara daha duyarlı bir bölgeden, San Francisco’dan bir yayınevi açar.

Kurgularında sürekli karşımıza çıkan belirsizlikler, tesadüfler, yazarın gerçek hayatında da benzer rolleri oynamaktadır.

Auster, bir keresinde çağdaş yazarlar arasında kimleri takip ettiğini, kendisini hangi yazarlara daha yakın hissettiğini soran yorumcuya kısa bir duraklamadan sonra şu cevabı verecektir:

Bir başka gün sorsanız belki size farklı isimler verebilirdim, ancak mademki merak ettiniz,  şu anda aklıma gelen isimler Peter Carey, Charles Baxter, Philip Roth, Salman Rushdie ve Orhan Pamuk.

 

Paul Auster’ın sözlerinden birkaç alıntı, hayatından birkaç kesit... hikâyesinin bütünü 2018 yılının Nisan ayında yayınlanan Yazdıklarıyla Yaşayanlar adlı eserde yer alıyor. 

 

Kitabın arka kapağından…

Öldükten sonra tüm yazdıklarının yakılmasını isteyen Kafka…

En büyük zaafı kumardan kaçıp Kumarbaz’ı yazan Dostoyevski…

Varlığına delil ararken elinde kalem bulan Camus…

Bir savaşın ortasında tüm coşkusuyla yurtsuz kalan Stefan Zweig…

Ve daha birçok yazarın o hep bilmek istediğimiz hikâyeleri…

Yazdıklarıyla Yaşayanlar ruhumuza dokunan büyük yazarların, eserleriyle iç içe geçmiş hayatlarını anlatıyor. Hasan Saraç, okuma serüveninde yazarlarla kurduğu dostluğa okurlarını da dâhil ediyor.

Altını çizdiğimiz cümlelerin sahiplerini yakından tanımak, hikâyelerinin hikâyesini dinlemek ve yazarların hayatlarına şahit olmak için Yazdıklarıyla Yaşayanlar bir başucu kitabı.

 

Kitabın Önsözü

Ne kadar yetenekli, değerli, ünlü olurlarsa olsunlar, insan olarak yazarlar hemcinslerinden pek de farklı değildir.

Onlar da tüm insanlar gibi doğar, büyür, hayal kurar, paylarına düşen sevgi, öfke, aşk ve acıları yaşarlar. Hayatları doğal nedenlerle, dış etkilerle ya da kendi kararlarıyla son bulur.

Ama onları diğer fanilerden ayıran sınırsız bir tutku vardır. Yazma, yaratma ve yazdıklarını olabildiğince geniş kitlelerle paylaşma tutkusu. Bunun dışında kişilikleri, hayat tarzları, fikirleri, tercihleri birbirlerinden çok farklıdır. Esin kaynakları, konuları, hatta teknikleri bile…

Bizim onlara duyduğumuz saygı ve hayranlığın nedeni ise kişisel görüşleri, inançları ve tercihlerinden ziyade edebiyat dünyamıza, hayal âlemimize yaptıkları katkılar değil midir? Romanlarının, hikâyelerinin yani tüm yazdıklarının sihriyle yaşamazlar mı kalbimizde?

Yazma sanatına kattıkları değer, harcadıkları emek elbette tartışılmaz. Kimi yazarlar bu noktaya yetenekleri sayesinde geldiklerini düşünür. Kimileri de yetenek yüzde bir ise, geri kalan yüzde doksan dokuzun sabırla, azimle yılmadan çalışmak, yazmakla yaşamayı özdeşleştirmek olduğuna inanır.

Yani yazma sanatı konusunda da farklıdır düşünceleri.

Ve her yazarın farklı bir hikâyesi vardır. Doğdukları yerler, aileleri, gittikleri okullar, ilk yazdıkları şiirler, öyküler, ilk sevgilileri… Yazma tutkusunun yüreklerinde nasıl kök salıp yeşerdiği… Hepsi bu hikâyenin kilometre taşları, dönüm noktalarıdır. Ardından eserler ortaya çıkar birer birer. Heyecanlar, sevinçler, düş kırıklıkları…

Bir de pek bilinmeyen gizler vardır yaşamlarında.

Onların yazdıklarına ilgi duyanların, nasıl yaşadıklarına da ilgi duyacaklarına inanıyoruz. Hatta sadece nasıl yaşadıklarını değil, yaşarken neler söylediklerini de merak edeceklerini düşünüyoruz.

Yazdıklarıyla ufkumuzu açan, duygu ve düşünce dünyamızı zenginleştiren Türk ve yabancı yazarlar arasından seçtiklerimizin hikâyelerini bulacaksınız bu kitapta. Bu seçimi yapmanın güçlüğünü, edebi eserleri bilimsel kıstaslarla değerlendirmenin olanaksızlığını, kişisel tercihlerin kaçınılmaz rolünü takdir edeceğinize inanıyoruz.

Bu duygularla, sizlere yirmi beş değerli yazarın hikâyesiyle merhaba diyoruz.

Yazdıklarıyla yaşayanların hikâyeleri bitmez.

İleride başka hikâyelerde buluşmak dileğiyle…

 

Hasan Saraç

 


HASAN SARAÇ'ın

ESERLERİ