Lev Tolstoy,lev,tolstoy

Lev Tolstoy

 

 

Klasik Rus edebiyatının devasa deniz feneri

 

“Gerçek şu ki devlet sadece sömürmek için değil, her şeyden önce yurttaşlarını yozlaştırmak üzere tasarlanmış bir komplodur… Bu nedenle hiçbir yerde hiçbir hükümete asla hizmet etmeyeceğim.”

 

Hocalarının ‘öğrenme yeteneğinden yoksun, ilgisiz bir öğrenci’ olarak gördüğü bu asi ruhlu genç, okulunu terk edecek, uzun bir süre sonra da orduya yazılacaktır.

1860-61 yıllarını yine Paris’te geçirecek ve Victor Hugo ile arkadaş olup onun Sefiller adlı eserini okuyacaktır.

Hugo’nun Sefiller adlı eserindeki gerçekçilikten, savaş sahnelerinin detaylı anlatımından esinlenen genç yazar, babası Kont Nikolay Tolstoy’un da Rus saflarında Napolyon’un ordularına karşı savaştığı yılları konu alan Harp ve Sulh adlı romanını yazmaya başlar.

 “Her şeyi yazdım Anna Karenina’da, geriye hiçbir şey kalmadı’’ sözleriyle tanımladığı bu başyapıt 1877 yılında yayınlanır.

Gençlik yıllarında Tolstoy’u evinde ziyaret etmiş olan Çehov, büyük usta öldüğünde şöyle der: 

Edebiyat dünyasında bir Tolstoy varsa yazar olmak hiç de zor değil. Eğer başarılı olamadıysanız, hatta başarısızlığınız devam ediyorsa bile kendinizi o kadar kötü hissetmezsiniz, zira Tolstoy herkes için yeterince başarmıştır.

Harp ve Sulh ile Anna Karenina, Time dergisinin 2007 Ocak sayısında yayınlanan En Büyük On Edebi Eser listesinde birinci ve üçüncü sırada yer alırlar.

 

Lev Tolstoy sözlerinden birkaç alıntı, hayatından birkaç kesit... hikâyesinin bütünü 2018 yılının Nisan ayında yayınlanan Yazdıklarıyla Yaşayanlar adlı eserde yer alıyor.

 

Kitabın arka kapağından…

Öldükten sonra tüm yazdıklarının yakılmasını isteyen Kafka…

En büyük zaafı kumardan kaçıp Kumarbaz’ı yazan Dostoyevski…

Varlığına delil ararken elinde kalem bulan Camus…

Bir savaşın ortasında tüm coşkusuyla yurtsuz kalan Stefan Zweig…

Ve daha birçok yazarın o hep bilmek istediğimiz hikâyeleri…

Yazdıklarıyla Yaşayanlar ruhumuza dokunan büyük yazarların, eserleriyle iç içe geçmiş hayatlarını anlatıyor. Hasan Saraç, okuma serüveninde yazarlarla kurduğu dostluğa okurlarını da dâhil ediyor.

Altını çizdiğimiz cümlelerin sahiplerini yakından tanımak, hikâyelerinin hikâyesini dinlemek ve yazarların hayatlarına şahit olmak için Yazdıklarıyla Yaşayanlar bir başucu kitabı.

 

Kitabın Önsözü

Ne kadar yetenekli, değerli, ünlü olurlarsa olsunlar, insan olarak yazarlar hemcinslerinden pek de farklı değildir.

Onlar da tüm insanlar gibi doğar, büyür, hayal kurar, paylarına düşen sevgi, öfke, aşk ve acıları yaşarlar. Hayatları doğal nedenlerle, dış etkilerle ya da kendi kararlarıyla son bulur.

Ama onları diğer fanilerden ayıran sınırsız bir tutku vardır. Yazma, yaratma ve yazdıklarını olabildiğince geniş kitlelerle paylaşma tutkusu. Bunun dışında kişilikleri, hayat tarzları, fikirleri, tercihleri birbirlerinden çok farklıdır. Esin kaynakları, konuları, hatta teknikleri bile…

Bizim onlara duyduğumuz saygı ve hayranlığın nedeni ise kişisel görüşleri, inançları ve tercihlerinden ziyade edebiyat dünyamıza, hayal âlemimize yaptıkları katkılar değil midir? Romanlarının, hikâyelerinin yani tüm yazdıklarının sihriyle yaşamazlar mı kalbimizde?

Yazma sanatına kattıkları değer, harcadıkları emek elbette tartışılmaz. Kimi yazarlar bu noktaya yetenekleri sayesinde geldiklerini düşünür. Kimileri de yetenek yüzde bir ise, geri kalan yüzde doksan dokuzun sabırla, azimle yılmadan çalışmak, yazmakla yaşamayı özdeşleştirmek olduğuna inanır.

Yani yazma sanatı konusunda da farklıdır düşünceleri.

Ve her yazarın farklı bir hikâyesi vardır. Doğdukları yerler, aileleri, gittikleri okullar, ilk yazdıkları şiirler, öyküler, ilk sevgilileri… Yazma tutkusunun yüreklerinde nasıl kök salıp yeşerdiği… Hepsi bu hikâyenin kilometre taşları, dönüm noktalarıdır. Ardından eserler ortaya çıkar birer birer. Heyecanlar, sevinçler, düş kırıklıkları…

Bir de pek bilinmeyen gizler vardır yaşamlarında.

Onların yazdıklarına ilgi duyanların, nasıl yaşadıklarına da ilgi duyacaklarına inanıyoruz. Hatta sadece nasıl yaşadıklarını değil, yaşarken neler söylediklerini de merak edeceklerini düşünüyoruz.

Yazdıklarıyla ufkumuzu açan, duygu ve düşünce dünyamızı zenginleştiren Türk ve yabancı yazarlar arasından seçtiklerimizin hikâyelerini bulacaksınız bu kitapta. Bu seçimi yapmanın güçlüğünü, edebi eserleri bilimsel kıstaslarla değerlendirmenin olanaksızlığını, kişisel tercihlerin kaçınılmaz rolünü takdir edeceğinize inanıyoruz.

Bu duygularla, sizlere yirmi beş değerli yazarın hikâyesiyle merhaba diyoruz.

Yazdıklarıyla yaşayanların hikâyeleri bitmez.

İleride başka hikâyelerde buluşmak dileğiyle…

 

Hasan Saraç

 

 

 


HASAN SARAÇ'ın

ESERLERİ